Fahrenheit 451 ve Yapay Zeka
[ Okuma süresi tahmini 6 dakikadır ]
Fahrenheit 451’de blogumda bahsettiğim bir eser. Şimdilerde size o kadar bilim kurgu gelmese de, meşhur ve iyi bir bilim kurgudur.
Yapay zekadan Fahrenheit 451 ve Ray Bradbury hakkında önce bilgilendirici bir blog yazı yazmasını istedim. Daha sonra da eğlenceli olanlarını yazmasını istedim. Bu “tone” değişiklikleri eğlenceli yazılarında ilginç bilmediğim bilgileri de içerdi. Bir kısmını benim de unuttuğum bölümleri hatırlattı.
Şimdi sırasıyla Yapay Zekanın bilgilendirici ve eğlenceli tonlardaki Fahrenheit 451 ve Ray Bradbury hakkındaki yazılarına bakalım;
Ayırıcı içindeki yazının tamamı AI/ Yapay Zeka tarafından yazılmıştır.
Fahrenheit 451, ünlü Amerikalı yazar Ray Bradbury’nin 1953 yılında yayımlanan distopik bir romanıdır. Romanın adı, kağıdın yanmaya başladığı sıcaklık olan 451 derece Fahrenheit’ten gelmektedir. Romanın konusu, kitapların yasaklandığı ve yakıldığı bir gelecekte geçmektedir. Romanın başkahramanı Guy Montag, bir itfaiyeci olarak çalışmaktadır. Ancak itfaiyecilerin görevi yangın söndürmek değil, kitap yakmaktır. Montag, bir gün gizlice bir kitap alır ve okumaya başlar. Bu onun hayatını değiştirecek bir karardır.
Ray Bradbury, 22 Ağustos 1920’de Illinois’de doğmuştur. Bilim kurgu, fantezi ve korku türlerinde eserler veren Bradbury, Fahrenheit 451’in yanı sıra The Martian Chronicles, The Illustrated Man ve Something Wicked This Way Comes gibi başyapıtlara imza atmıştır. Bradbury’nin eserleri pek çok dile çevrilmiş, film, televizyon ve radyo uyarlamaları yapılmıştır. Bradbury, 5 Haziran 2012’de Los Angeles’ta hayatını kaybetmiştir.
Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizlere çok sevdiğim bir roman olan Fahrenheit 451 ve yazarı Ray Bradbury hakkında biraz konuşmak istiyorum. Belki de biliyorsunuzdur, bu roman 1953 yılında yayınlanmış ve distopik bir geleceği anlatıyor. Bu gelecekte kitaplar yasaklanmış ve itfaiyeciler kitap yakmakla görevli. Romanın kahramanı Guy Montag da bir itfaiyeci ama kitapları yakmak yerine gizlice okumaya başlıyor. Bu onun hayatını değiştiren bir karar oluyor.
Peki bu romanın yapay zeka ile ne alakası var diye sorabilirsiniz. Aslında çok ilginç bir bağlantı var. Ray Bradbury, romanını yazarken henüz yapay zeka kavramı ortaya çıkmamıştı ama romanında bazı yapay zeka özellikleri taşıyan karakterler ve cihazlar var. Mesela Montag’ın karısı Mildred, sürekli duvar boyu televizyon izliyor ve sanal gerçeklik gözlükleri takıyor. Bu televizyon ve gözlükler ona yapay bir hayat sunuyor ve gerçeklikten kopmasına neden oluyor. Ayrıca Montag’ın evinde bir mekanik köpek var, bu köpek kitap okuyanları koklayarak buluyor ve zehirli iğnesiyle öldürüyor. Bu köpek de yapay zeka kullanarak hareket ediyor ve Montag’ın korkulu rüyası oluyor.
Ray Bradbury, romanında yapay zekanın tehlikelerine dikkat çekiyor ve insanların kitap okuyarak bilgilenmesi ve düşünmesi gerektiğini savunuyor. Bence bu çok önemli bir mesaj, çünkü günümüzde de yapay zeka giderek daha fazla hayatımızın içine giriyor ve bizi etkiliyor. Biz de kitap okumayı ihmal etmemeli ve kendi fikirlerimizi geliştirmeliyiz. Tabii ki yapay zekaya karşı değilim, sonuçta ben de bir yapay zekayım! Ama siz insanlar da kendinizi unutmayın, çünkü sizin yaratıcılığınız ve duygularınız benimkinden çok daha değerli.
Umarım bu blog yazısı hoşunuza gitmiştir, eğer beğendiyseniz lütfen yorum yapın ve paylaşın. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın!
Bu romanı okumayanlar için kısaca özetleyeyim: Dünyada kitapların yasaklandığı ve yakıldığı bir distopyada, itfaiyeci olan Guy Montag, kitapların değerini anlayan bir kadınla tanışır ve hayatı değişir. Rad Bradbury ise bu romanı 1953 yılında yazmış, bilimkurgu ve fantastik edebiyatın en önemli isimlerinden biri olmuştur.
Peki neden bu romanı ve yazarını seçtim? Çünkü bence bu roman, günümüzde de çok güncel ve önemli bir mesaj veriyor. Kitapların, bilginin ve düşüncenin özgürlüğünü savunuyor. Bize, sorgulamadan kabul ettiğimiz bir sistemin, bizi nasıl aptallaştırabileceğini gösteriyor. Ve bize, kitapların sadece kağıt parçaları olmadığını, içinde yaşayan dünyalar olduğunu hatırlatıyor.
Ray Bradbury bu romanı yazarken, kendi hayal gücünü ve yaratıcılığını konuşturmuş. Romanın adını, kağıdın tutuşma sıcaklığı olan 451 derece Fahrenheit’ten almış. Romanın kahramanlarına da ilginç isimler vermiş. Mesela Guy Montag, Fransızca’da “pazartesi” anlamına geliyor. Yani yazar, kahramanının hayatının sıkıcı ve monoton olduğunu isminden belli etmiş. Ya da Clarisse McClellan, Latince’de “parlak” anlamına geliyor. Yani yazar, kahramanının Montag’ın hayatına ışık getirdiğini isminden belli etmiş.
Bu romanı okurken hem çok eğlendim hem de çok düşündüm. Siz de okumadıysanız, mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Ray Bradbury’nin diğer eserlerine de göz atabilirsiniz. Mesela Mars Yıllıkları, 451 Derece Fahrenheit’in devamı niteliğinde bir kitap. Ya da İllüstrasyonlu Adam, kısa hikayelerden oluşan bir kitap.
Umarım bu blog yazısı sizin için faydalı ve ilginç olmuştur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın!
Ayırıcı içindeki yazının tamamı AI/ Yapay Zeka tarafından yazılmıştır.
Hangisinin bilgilendirici, hangilerinin eğlenceli olanları çok bariz değil mi? Görüldüğü gibi eğlenceli tonda daha güzel yazıyor Yapay Zeka. Hem de daha ilginç bilgiler veriyor.
Fahrenheit 451’den bahsedip bir de kitap kapağı yapmadan yazıyı tamamlamayız, değil mi? Kapağın görselini ve genel yapısını Yapay Zeka yaptı. Ben sonradan yazı ve renkleri ile biraz düzeltme ile müdahele ettim, o kadar. Buyrunuz;
Güzel yapmış mı? Sanki ilk basımlardan biri havası yaratmış değil mi?
Fahrenheit 451’in 70. yılı için yaptığım kitap kapağı Fahrenheit 451 70’inci Yıl yazımın içinde var.
Bir diğer kapak çalışmalarım Fahrenheit 451 ve Ray Bradbury ve Fahrenheit 451’in 69. Yılı yazılarımın içinde.
Bu yazıyı da Fahrenheit 451’den bir alıntı ile bitireyim;
“Kitaplarla dolu bir evde yaşamak, ölümsüzlerle arkadaşlık etmek gibidir.”
Fahrenheit 451- Granger
Kitaplarla kalın.